Search Results for – "bir gül"

İbrahim Sadri – Anne Şiiri

Kan ter içinde gece
Kan ter içinde her yanım
Her yanım bu gece vurgun içinde
Kurşun yemişim, sürgün yemişim
Bu sana ilk gelişim
Vur emriyle düşmüşüm kapına
Düşmüşüm kucağına, bu yara sıcak ana

Yok elimde bir demet menekşe
Yok elimde sevdiğin gül şekeri
Yok işte sana bir şey
Bilmem ki ne demeli
Bir tek ağır yaralı özlemim
Ve birtek gözlerine sürdüğün gözlerim
Anne benim, aç kapıyı
Oğulcuğun, küçük tavşanın, körolmayasıcağın
Ölmeyesin, bitmeyesin
Yürekyarısı gitmeyesin dediğin
Anne benim, aç kapıyı
İşte geldim, işte bu sana ilk gelişim

Hep senin için gökyüzünde bir evimiz olsun isterdim
Hep senin için bulutları isterdim
Ellerimi açtırıp dua ettirirken
O küçük evimizde sokulurken göğsüne her gece
Hani her gece sorduğumda
Anne babam nerde
Nerde kuşların dilinden anlayan adam
Ve menekşelerle konuşan adam
Nerde anne
Ve sen bastırıp bağrının kızılca kıyametine acını
Gelecek oğul, sen uyu şimdi
Baban gelecek bir yağmur gibi yağmurla
Rahmete boğacak yoksulluğumuzu derken
Ben uyur, düşümde
Senin için bir ev görürdüm gökyüzünde
Sen, babam, ben ve melekler
Ve melekler anne
Anne melekler
Önce babam sonra onlar terkettiler gecelerimizi
Ben de çekip gittiğimde
Yani oğulcuğun yani yürek yarın
İçinden geçen şarkın gittiğinde
Sen nasıl yaşadın anne (more…)

İbrahim Sadri – Ben Aşkı Satın Aldım Şiiri

ben aşkı bir üveyikten satın aldım,yaşım onaltı
o zamanlar bakır rengindeydi dağlar
daha şıvan düşmemişti böğrüme
daha deli deli esmemişti ruzigar
kalbim acıya düşmemişti
sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım
halayda delikanlı başı olacaktım
bıyıklarım yeni terlemişti

gurbeti
ismail dayımın gönderdiği
kuru üzüm ve fıstık’nan
bir de istanbul fotoğraflarından tanımıştım

hey deli yanım!
türkülerim ince gül dalım
gönül közüm
verdiğim sözüm
ne zaman duman olsa
munzur’un doruklarında kalırdı gözüm
aradabir durup fırat’a bakışım
ve yanımdan ayırmadığım
bir üveyikten satın aldığım aşkım

yani ahretlik gülüyordum
istanbulu fotoğraftan
vurgunu üveyikten biliyordum

bir zemheri akşamında
oturtup tandırın karşısında babam
oğul yürü, dedi
yürüdüm
topak oldu babam,acıdan yundu gözleri
yalınız bir ”ah”etti anam
sessizce ırmağa düştü sözleri

yürüdüm
terleyen bıyıklarım
şahin bakışım
ve yıldızlı gecelerimden birinde canım
üveyikten satın aldığım halis aşkım
geride kaldı

ormanlar gördüm
ağaçlar gördüm
dallarında adamlar asılıydı
ipince fidanlar
ipil ipil kan sızardı dudaklarından
baykuşlar
gecenin koyukatmer al basması karanlığına karşı
nasıl da gülüyorlar
nasıl da gülüyorlardı

hani benim yıldızım
hani şehla bakışım
hani sazım
ve halıs aşkım

dağlardan geliyorum ben
fıratın doğduğu yerden
gönle aktığı yerden
serin göze başından
soğuk bulgur aşından
dağlardan geliyorum ben
aşkın doğduğu yerden hey!
yusuf’un kuyusundan eyyub’un sabrından geliyorum
etmeyin elemeyin
ben istanbulu fotoğraftan
vurgunu üveyikten belliyorum

hani benim yıldızım
hani şehla bakışım
hani sazım
ve bir üveyikten satın aldığım
halis aşkım
(more…)

İbrahim Sadri – Bir Bavulla Gelmişler Şiiri

Bir bavulla gelmişler
Karaların memet, ince ali ve bir de bekir
Puslu bir alaman sabahında münihe inmişler trenden
Biraz memleket peksimeti mendil içinde üçbeş lokum
Bir de yar ilen ana baba hasreti
Bildikleri birkaç sıla türküsü
İnmişler üçüncü mevki kompartımandan
Başlarında kasketleri
Şenolasın bakalım gurbetlik şenolasın yabaneli

Nere baksan bir soğukluk değmiş içlerine
Nere baksan insanı üşüten kocaman bir yalnızlık
Dönelim demiş memet yıkıp kaşlarını arkadaşlarına
Nere baksan deli bir ayrılık düşecek burada bahtımıza
Dönelim demiş memet yıkıp kaşlarını arkadaşlarına

Bir bavulla gelmişler
Münihe, viyanaya, berline, rotterdama
Çorum nire memec, lozan nire
Brüksel nire ali, emirdağ nire
Konya nire bekir, strasbourg nire
Ve frankfurta ve kölne ve lyona
Hamburga, liege, bonna
inmişler içlerinde memleket döne döne, yana yana

Bir bavulla gelmişler
Önce geceler bitmemiş sonra soğuk ve karanlık gündüzler
Herbir işini, tamam eylemişler atamanın
Herbir vidasını sıkmışlar
Herbir makinasına terlerini akıtmışlar
Eksilerek, didinerek ve direnerek
Sağlam basmasını bellemişler yere
Kancık pusuların yaban belaların
Ve hayın ve namert ve itkopuk Pazar sabanları çanlarının arasından (more…)

İbrahim Sadri – Bizim Yaşadığımız Şiiri

bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim
biz de soluk alıp vermedeyiz
yani her insan gibisevmekteyiz, seviecek şeyleri
bir kır çiçeğini çimeni toprağı börtü böceği
kurban bayramlarında kınalı koçları
başları eloyasıişlemeli yemeni ile kapalı
bembeyaz saçlı kırış kırış alınlı
pencere kenarlarında oğullarını bekleyen anaları

kalbim ağrıyorsa da kardeşim
gönlüm bulanıyorsa
tedirginsem kuşkuluysam
kalın kitapların yazdığına bakarsan
acaip suçluysam
havada ihanetdışarıda sıcak
duvarda yazılar
kalbimizde acılar varsa da (more…)

İbrahim Sadri – Geriye Dönen Adam Şiiri

Yağmur yağıyordu
Benim saçlarımda kırağılar vardı
omuz omuza konmuş bir gül
Kapıyı açtım,elinde eski bir bavul
Yüzünde daha da eski bir hikaye
Geldim dedi, geldim işte
Sana kendimi getirdim,belki unutmuşsundur
Birlikte söylediğimiz şarkıları getirdim
Bir kaç gömlek bir pijama attı
Tuttuğum notları,serin volta boylarında adımları sayıp susuşlarımı
Elimle büyüttüğüm nazlı bir menekşeyi
Gökyüzüne verdiğim dualarımı
Çakmağımı,sigaramı,tabakamı ve kitaplarımı getirdim
Döndüm dedi,döndüm işte
İçeri girdi aksıyordu bir ayağı
Oysa nasılda akardı bayrak gibi önümüzde
Nasılda oynardı saçları rüzgarı bulanda
Bir ceylan gibi nasıl da koşardı
Ayağım dedi,derin bir nefes aldı
İçerde dedi,bir bakır tas bıraktım bir kehribar tesbih
Birkaç kitap,birkaç iyi arkadaş
Tüketilmiş bir çeza ve bir ayak,güldü sonra
Dedemin yemen çölünde bıraktığı ayağı ben içerde bıraktım
Kurban olsun ikimizinki de memlekete
Oturduk,uzun uzun baktık kendimize
Onüç yıl sonra yeniden karşı karşıya
Bir deli gençliği birlikte düşürmüştük yollara
Bir yüreğimiz vardı ve onu koymuştuk ortaya
Ben başımı onun omuzuna yaslardım
O taleal okurdu kulağıma
Ben bazı geceler oturup ağlardım
O dua ederdi hepimiz adına
Ve pis bir sonbahar akşamında ayrılmıştık
Caddelerde arabalar akıyordu yağmur yağıyordu
Babalar ekmekleri saklamış çeketlerinin altına
Korkuyla evlerine koşuyordu (more…)

İbrahim Sadri – Haysiyetimiz Var Şiiri

Dünya dediğiniz abiler aha benim şu yüreğim kadar
Hayat dediğiniz ne kadar gülebiliyorsak o kadar
Boşverin gerisini sallayın gitsin dünyayı
Paramız yoksa da haysiyetimiz var
Canımdan öte ve de çok kıymetli sevdiğim arkadaşlar
Durumum ortadadır
Hayat bana da sağlamına harbi bi çelme takmıştır
Nevrim dönmüş midem bulanmış gözlerim kararmıştır
Cümlenize olan cümle borç edavatım
Üç vakte kadar askıya alınmıştır
Biraz idare edebilirseniz eğer
Ya bide kahveci nuriden rica edebilirseniz
Kesmesse tavşan kanı günde üç bardak çayı
Elbet bu feleğin paslı çarkı bi gün benim içinde döner
Düşeş gelmese de
Gelirse eğer zarımız bi dubara ve hele dört cahar
O zaman işi düzelttik sayın abiler
Ve inanınki paramız yoksa da haysiyetimiz var
Dalgalan bakalım kız kulesi önündeki dalgalar gibi kalbim
Hayıflan bakalım hiç kimselere belli etmeden
Geceleri yorganın altında
Yazıklan bakalım bu da revamıdır hayatının baharında
Bi delikanlıya
Hep kısa çöpü ben mi çekicem
Hep banamı denk düşücek çarkıfeleğin iflası
Hep ben bilicem başkaları mı kapıcak beşyüz milyarı (more…)

İbrahim Sadri – Haziran Şiiri

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
şimdi sen, denizi de yazmışsındır
beni beter edeceksin ya
martılarını ve simidini İstanbul’un
göznurum
suyun çiçeğe çimene yürüdüğü bir mevsimde
bana umudu yazmana ne hacet
hadi biraz
şehrin şarkısından ve arkadaşlarından bahset

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
gönderdiğin gibi duruyorum burada
hiç ağlama
ağlamak yakışmıyor haziranda adama
iyi yanları da yok değil ama
bak erken kalkıyorum mesela
gökyüzüne bakabiliyorum arada sırada
arada sırada koymuyor değil
koyuyor hasretlik onca kahrıyla, ama arada
hadi çocuklardan bahset
herkes iyi diye bir yalan yaz mesela
pazar günleri onları güneşe çıkar
ellerinden tut götür uzak bir limana
sevgili karıma da bir gül diziyorum boncuktan
mahsus selam ediyorum bütün arkadaşlara

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
kimin aklına gelirdi ki
aşkın ve sevdanın hatrına
bir menekşe büyüteceğim iki ranza arasında
sonra türküler öğreneceğim
zulümün, ayrılığın ve turnaların adına
gönderdiğin kitapları da okuyorum
elin değerse ve zor değilse
biraz çimen taze bir gül yaprağı
karımın sesinden ve çocuklarımın gülüşünden de koy
bir daha ki mektuba
arkadaşların yüreğini de unutma

mektubun geldi arkadaşım (more…)

Syf 129 of 255« İlk...102030...127128129130131...140150160...Son »