Hak Ya Rab
Canı gönülden seversen
Yalvar kul Allah’a yalvar
Maksuda ermek istersen
Yalvar kul Allah’a yalvar
Hak Yara ....
Hak Ya Rab
Canı gönülden seversen
Yalvar kul Allah’a yalvar
Maksuda ermek istersen
Yalvar kul Allah’a yalvar
Hak Yara ....
Ümmetin ümmetin
Ne hale geldik ya rasul
Ağlanacak halimize
Yetiş imdat ya Rasul
imdat imdat ya Rasul
Yetiş yetiş Ya Nebi
Çı ....
Bu bayramda yanında gelemedim annem
Gelipte elini öpemedim annem
Bilemezsin ne kadar şimdi ben üzgünüm
Yokluğun öyle zor , öyle zor ki annem ....
Mescid-i Aksa’da ışıklar sönmüş
Zalimler kurulmuş gözleri dönmüş
Nebiler diyarı ne hale düşmüş
Kana boyamışlar şu Filistini
Ferya ....
Ey Merhametliler Merhametlisi !
Hâlimizi sadece Sana açıyor,
içimizi yalnız Sana döküyor
Ve son bir kere daha
en içten iniltilerle engin ....
ey beni sonsuz keremiyle yaratan merhametli Rabbim!
beni günahlarımın utancından kurtar.
ey rabbim, senin af ve mağfiretini bekliyorum!
apaçık görüyorum ki;
senden başka sığınak ve dayanak yok.
günahların çirkin yüzünden,
hataların korkutucu şeklinden,
ve o mekanın darlığından,
bütün kuvvetimle sana sesleniyorum.
verdiğin nimetlerden dolayı;
herşeyin sana borçlu olduğu Rabbim,
beni çirkin günahlarımın arkadaşlıklarından kurtar,
yerimi genişlettir.
ilahi, senin rahmetin sığınağımdır!
ve alemlere rahmet olan,
sevgili resulün senin rahmetine yetişmek için vesilemdir.
ey keremiyle beni yaratan,
rahmetiyle beni terbiye eden Rabbim!
senin kapına gelmiş olan ben,
hem asi, hem aciz, hem gafil, hem cahil,
hem efendisinden kaçmış bir köle olduğu halde;
kırk sene sonra pişman olmuş, sana dönmek istiyor.
kuşku ve her türlü manevi hastalıklara tutulmuş;
senden deva istiyor,
çünkü sen Rahman ve Rahimsin.
(more…)
Allah’ım,günahkar bir sesleniştir bu.
Günahların yükselemeyeceği yüce katına
Şanın ne yücedir Sen’in ki;
Mülk elindedir..
Ve Sen herşeye Kâdir’sin.
Kudretin herşeye galiptir.
Ve Sen çok bağışlayansın,
Yedi göğü birbiriyle âhenk içinde yaratan sensin..
Dünya semasını kandillerle süsleyensin
Sen’in ilmin en gizli işlerin bütün inceliğine nüfuz eder.
Sen herşeyden hakkıyla haberdarsın
Haberdarsın benden,dünümden,bugünümden ve yarınımdan
Bir ömrü işte böyle yele verdim, savurdum
Şimdi pişman,perişan gelip duaya durdum..
Geçmişi ve geleceği yüreğime aldım da
Kendimi avuttum,nefsimi unuttum..
Kalbimin cennetinde nefsime uyan Âdem,
O yüce dergaha gözlerimden seslenir,
Ve Hz.Nuh,toplar kalbimde ne kadar duygu varsa,
Nefsimin tufanından korumaya çalışır.
Hz.İbrahim’in ateşe atıldığı mancınık yüreğimdedir benim
Kendisinden başka ilah olmayan Sübhan!
Zalimlerden oldum ki merhamete muhtacım
Huzuruna alsan da beni böyle perişan
Benim hakkımda olan hükmün başımda tâcım..
Evladının acısıyla yanan bir anne kalkıp
Uzatırsa detgahına titreyen ellerini,
bu tevbemi sunuyorum o ellerle birlikte…
Gecenin bir vaktinde,
Herkes istediği ile,sevdiği ile hemhâlken,
Yetim kalmış bir yürek sessiz sessiz ağlarken,
Bakarsa bir an olsun yıldızsız gökyüzüne,
Ve melekleri inleten edayla seslenip,
(more…)
Vareden’in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat
Yıllardır bozbulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayat köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü
İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi’nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin arasına dikilir yeşil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayanlız ve kurak
Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
Heyula, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü
Düşmanlık içimizde, dostluklar yaban düştü
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü
Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük muştu, Pazartesinden
Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sukutu yar, sevinci dualar kadar derin
Çaresiz bir takvimden yanlızlığa gün saydım
Bir çezir yaşadım ki, yaşanmamış, mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü
Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hira’dan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler şahının hayelleri
Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Sarardı yeşil yaprak; dal koptu, fidan düştü
Baykuşa çifte yalı, bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü.
Dolaşan ben olsaydım save’nin damarında
Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
Tarsaydım bengisu fışkıran kakülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü
Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü
Badiye yaylasında koklasaydım izini
Kefenimi biçseydi Ebva’da esen rüzgar
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya
Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
Tereddüt oyma oymak kemirdi gururumu
Bahira’dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı adaletin kılıcı, kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor, hakimler mahkum şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü
Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin, bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat, toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların
Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlamış düşünceler
Okşadığı bir parça kumaş da ben olsaydım
(more…)
Bu ağustosu ilk defa görüyorum,
Tanıdık mı tanıdık, aşina mı aşina,
Bir gece bu kadar mı sıcak olur ?
Ve bir gece bu kadar mı güzeldir ?
....
Arşın kubbelerine adı nurla yazılan,
İsmi semada Ahmet, yerde Muhammed olan,
Yedi katlı göklerde Hak cemalini bulan,
Evvel ahir yolcusu, ya Hz. Muhammed!
Sağanak nur yağmurları inerken yedi kattan,
O gece Sendin gelen ezel kadar uzaktan.
Melekler her zerreye müjde verirken Hak’tan,
O gece Sendin gelen ya Hz. Muhammed!
Güneşler o gecenin nuruna secde ederken,
Yıldızlar, meşk içinde kâinat vecd ederken,
Bütün hamd ve senalar yüce Rabb’e giderken,
O gece Sendin gelen ya Hz. Muhammed!
Kâbe’de şirk taşları, putlar yere dönerken,
Cehalet bayrakları birer birer inerken,
Bin yıllık küfür ateşi ebediyyen sönerken,
O gece Sendin gelen ya Hz. Muhammed!
O gece Save Gölü mucize ile kururken,
Kisra saraylarında sütunlar savrulurken,
Arzdan arşa âlemler, rahmetini bulurken,
O gece Sendin gelen ya Hz. Muhammed!
(more…)